''Yerli, Milli Enerji ve Maden Politikası ile Madencilik Sektörünün Önü Açıldı''

(İHA) - İhlas Haber Ajansı | 01.09.2020 - 16:35, Güncelleme: 01.09.2020 - 17:32 3805+ kez okundu.
 

''Yerli, Milli Enerji ve Maden Politikası ile Madencilik Sektörünün Önü Açıldı''

Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Kemal Kazan ile madencilik sektörü ve güncel gelişmeler üzerine konuştuk.

Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Kemal Kazan ile madencilik sektörü ve güncel gelişmeler üzerine konuştuk. Kazan, “ Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. olarak yerli, milli enerji ve maden politikaları çerçevesinde tamamen doğaya ve insana duyarlı bir şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirmekteyiz” diyor.   Kısaca kendinizden bahseder misiniz?   Bolu Göynük doğumluyum. Eğitim hayatımı Bolu’da sürdürdüm. Bolu’da özel sektör işletmelerinde çeşitli yönetici pozisyonlarının ardından, 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şirketi BELBİM AŞ.’nin AKBİL projesinde Satın Alma ve Dış Ticaret Uzmanı olarak göreve başladım, daha sonra 2005 – 2009 yıllarında da yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şirketi BELTUR’ da İhale ve Sözleşmeler Şefi olarak çalıştım.   2009 – 2019 yılları arası Göynük Belediye Başkanı olarak 10 yıl memleketime hizmet verdim. Bu arada iki dönem de İpekyolu Belediyeleri Turizm Kalkınma Birliği ve Akşemseddin Hz Vakfı Başkanlığını yürüttüm.   Mayıs 2019’dan beri Enerji Bakanlığına bağlı Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. nin Genel Müdür Yardımcılığını yürütmekteyim. Ayrıca VR Teknolojileri üzerine hizmet vermekte olan AKSTEK Şirketimizin de Yönetim Kurulu Başkanıyım.   Yeni Anadolu Madenciliğin bulunduğu noktayı rakamlarla özetleyebilir misiniz? Kaç maden sahasında çalışmalarınız var?   Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. iki adet yeraltı kömür işletmeciliği, altı adet açık ocak kömür işletmeciliği olmak üzere toplamda sekiz adet kömür madeninde üretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Faaliyetlerini sürdürdüğü sahalardan 5 tanesinin ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu uhdesinde, diğer 3 ruhsat ise şirketimizin uhdesindedir. Ayrıca fizibilite arama dönemine ait 2 ayrı ruhsatımız bulunmaktadır. Kömür Ocakları dışında işletme dönemine geçen ancak ÇED alma faaliyetlerinin sürdürüldüğümüz 4 ayrı mermer ruhsatımız bulunmaktadır.   Şirketimiz bütün sahalarından yıllık ortalama 2,5 milyon ton kömür üretimi yapmaktadır. Üretmiş olduğu kömürlerin ortalama yıllık 350 bin tonunu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fon Kömürlerine, geri kalanlarını ise ısınma, yakıt, sanayi, şeker ve tuğla fabrikaları ile termik santrallerde değerlendirilmeleri için satışını yapmaktadır. Şirketimiz bünyesinde yaklaşık olarak 2500 kişi istihdam edilmektedir.   Yerli, milli enerji ve maden politikası çerçevesinde, Yeni Anadolu Madenciliğin önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyoruz. Önümüzdeki dönemde sektör açısında gerçekleştirmeyi düşündüğünüz çalışmalar nelerdir?   Türk dış politikasının güçlü bir diplomasi ekseninde şekillenmesinin yolu, ilk etapta enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve sonrasında enerji ihtiyacını karşılamada kendi kendine yetebilen bir ülke olmasından geçmektedir. Enerji alanında hayata geçirilen projeler, koyulan hedefler ve geliştirilen politikalar ile son derece önemli bir noktada bulunan enerji konusu hızla şekillenmeyi sürdürmektedir.   Biz de Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde ilan edilen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızca yürütülen “Milli Enerji ve Maden Politikası” çerçevesinde üreten ve üreterek büyüyen Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün arttırılmasında öncü sektörler arasında yer alan madenciliğin geliştirilmesi ve yer altı zenginlikleri ekonomiye kazandırılması için yerli, milli enerji ve maden politikası odaklı çalışmalar gerçekleştirmekteyiz. Aslında kömür üretim faaliyetleri başlı başına yerli, milli enerji ve maden politikasıdır. Çünkü yeraltında durduğu sürece hiçbir değeri olmayan ve ülkemize ait olan kömürlerimizi üreterek hem ülkemize katma değer sağlamaktayız, hem de kendi enerjimizi üretme noktasında yurtdışına bağımlılığımızı azaltmaktayız. Firma olarak amacımız maden üretim politikalarımızı güçlendirerek devam ettirmektir.   Önümüzdeki dönemlerde piyasaya kömür arzını 2,5 milyon tonlardan 4 milyon tonlara çıkarmayı planlamaktayız. Bununla birlikte şu anda çalışmış olduğumuz bir termik santral projesi de mevcuttur. İlerleyen yıllarda onunda adımları atılacaktır.    Yaklaşık 2500 aileye istihdam kapısı açmış bulunmaktayız. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının organize etmiş olduğu Fakir Fukara Fon Kömürlerini de üretip dağıtarak gariban ailelerin ısınma ihtiyacını karşılamaktayız. Şirketimizin önceliği yapmış olduğu üretimlerden kâr elde etmek değildir. Hatta tamamen şirketimiz açısından zarar ettiğimiz çalışmalarımız da mevcuttur. Ancak biz mikro çaptaki zarardan ziyade daha çok makro çaptaki kârlılığı, yani ülkemizin kârını düşünmekteyiz. Ayrıca yerli üretimi desteklemek ve teşvik etmek için mümkün mertebe üretim faaliyetlerinde kullanmış olduğumuz malzeme ve ekipmanları da yerli yatırımcılardan almaya gayret göstermekteyiz.   Şirketimiz birkaç yıl önce unvan değişikliğine giderek ismine Teknoloji ibaresi ilave etmiştir. Bilindiği üzere özellikle madencilik sektöründe çalışan kişiler yüksek risk ortamında çalışmakta ve iş kazaları çok fazla olmaktadır. Bundan dolayı madencilik sektöründe risk oranını azaltmak ve daha  otonom sistemlere geçebilmek için faaliyetler sürdürmekteyiz. Bu kapsamda ilk hamlemiz AKSTEK isminde VR teknolojileri kullanılarak kömür madenlerinde maden işçilerine eğitimler verilebilen bir yazılım ortaya koyan firmaya ortak olmamızdır. Şirketimiz teknolojik hamleler geliştirmeye devam edecektir.   İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinin sektöre etkilerini değerlendirir misiniz?   Tabiki pandemi sürecinin bütün dünyada hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi olumsuz etkileri oldu. Bu süreçte bütün sektörler gibi madencilik sektörü de etkilendi. Ülkemizin pek çok yerinde başta yeraltı maden işletmeleri olmak üzere binlerce maden emekçisinin çalıştığı maden işletmelerinde sağlık önlemlerini alınarak üretime devam edildi. Ülkemiz için kritik öneme sahip olan kömürün üretilmesi ve enerjiye çevrilebilmesi için şirketimiz de bütün önlemlerini alarak üretim faaliyetlerine ara vermeden devam etti. Ancak kömür kullanarak üretim faaliyetlerini gerçekleştiren fabrikalar ve sanayideki yavaşlamadan dolayı piyasaya satılan kömürlerde ister istemez talep düştü. Küresel salgın ortamında dünya ekonomisinde de hem arz hem de talep tarafında eşzamanlı bir daralma yaşandı. Şirketimizi her ne kadar olumsuz etkilemiş olsa da şirketimiz milletine hizmet etmeye bütün gayretiyle devam edecektir.   ‘’Devletimiz, madencilik üzerine vermiş, olduğu yatırım ve gider teşvikleriyle de sektörün güçlenmesini sağlamıştır.’’   Mart ayında patlak veren yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını, ekonomik ve sosyal alanlarda tam anlamıyla bir küresel kilitlenmeye yol açıp tüm senaryoların değişmesine yol açtı. Ülkemiz bu pandemi sürecini başarı ile yönetip, hastalığın yayılma oranını diğer dünya ülkelerdeki orana göre bayağı aşağıda tutmayı başarmıştır. Ben inanıyorum ki, bu sürecin sonunda ülkemiz çok güçlü bir şekilde çıkacak ve ekonomik ve mali açıdan çok güçlenecektir. Bu süreçte bizde şirket olarak elimizden gelen gayreti göstermeyi kendimize bir borç bildik.   Pandemi süreci sonrası dijitalleşme konusu büyük önem kazandı. Sektör açısından dijitalleşme konusunda gelinen noktayı değerlendirir misiniz?   Küresel karantina döneminin dijitalleşme, evden çalışma, uzaktan iletişim gibi eğilimleri güçlendirmesi ihtimal dahilinde görülse de bu süreçlere ayak uyduramayan kesimleri dışarıda bırakıp toplumsal gelir adaletsizliklerini daha da derinleştirmesi güçlü bir ihtimal olarak önümüzde. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü gördük. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle verimli bir şekilde işletmelerini yöneterek ve riski minimize ederek üretmeye devam etti.   Şirketimiz de teknolojik alt yapı yatırımlarına büyük önem vermektedir. Bu süreç, aslında şirketimizin ne kadar doğru bir yolda olduğunu göstermiş oldu. Tüm dünyadaki Pandemi sürecinde sosyal mesafeden dolayı rutin olarak gerçekleştirilen istişare ve toplantılar iptal oldu. Şirket kurum ve firmaların birçoğu bu ihtiyaçlarını video konferans yöntemiyle karşıladı. Bizim şirketimiz, zaten bu uygulamayı pandemi sürecinden öncede zaman zaman kullanmaktaydı. Günümüzde Çoklu Video Konferans Sistemlerine hizmet eden birçok uygulama bulunmakta. Ancak buradaki kritik mevzu bu uygulamaların yurt dışı kaynaklı olması ve sunucularının yurtdışında bulunması. Ülkemiz için önem arz eden kritik mevzuların yurt dışı kaynaklarınca istihbarati amaçla kullanılmasını hiçbirimiz istemeyiz. Biz de bundan dolayı kendi sunucularımızı kullanarak bu tarz toplantıları gerçekleştirdik.   ‘’Pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü gördük.’’   Ayrıca ortağı olduğumuz ASTEK Şirketimizle geliştirdiğimiz yazılımlarla eğitimler gerçekleştiriyoruz. Maden işçilerimize, eğitimlerini kalabalık ve virüsün yayılma ortamlarının en uygun olduğu toplu ortamlarda değil de kişisel olarak katılıp eğitim alabildikleri VR uygulamaları ile veriyoruz. Sektör olarak değerlendirmemiz gerekirse özellikle pandemi sürecinden önce MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) in çıkarmış olduğu ve kullanımını zorunlu koştuğu KEP, UTS ve e-maden uygulamalarını gerçekten çok başarılı buluyorum. Hiçbir şekilde fiziksel bir çıktı ve kâğıt almadan ve kargo kullanmadan hem hızlı hem de güvenli bir şekilde yazışmaları ve diğer kanuni zorunlukları yerine getirebiliyoruz.   Salgın sürecinde sektör için alınan önlem ve verilen destekleri yeterli buluyor musunuz? Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir?   Dünya çapında pek çok ülke COVID-19 pandemisi ile başa çıkmaya çalışıyor. Hayat bir virüs yüzünden bir anda durmayacaktır. İnsanlık, tarih boyunca karşılaştığı farklı sorunlarla başa çıkmak için değişik yöntemler geliştirmiştir ve pandemi sürecinde de soruna çözüm üretebilecek inovatif yollar bulacaktır. Mevcut durum, 2008’deki en son küresel mali kriz de dâhil olmak üzere, geçmiş ekonomik krizlerden farklıdır. 2008 mali krizi, sistemik bir makroekonomik risk oluşturan varlık ve finansal nedenlerden  kaynaklanmıştır. Buna karşılık, COVID-19 krizi tüm ekonomiler için her alanda önemli bir sorun oluşturmaktadır. COVID-19 krizi aynı anda hem küresel hem de yerel olarak etkisini göstermektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) COVID-19’un neden olduğu ekonomik kriz nedeniyle 5,3 milyon ila 24,7 milyon arasında işin kaybedileceğini ve istihdamdaki bu bozulmanın, işçiler için 2020 sonuna kadar 860 milyar ila 3,4 trilyon dolar arasında büyük bir gelir kaybı anlamına geleceğini açıkladı.   Türkiye olarak ciddi önlemler aldık ve almaya devam ediyoruz. Başarılı olduğumuz söylenebilir. Ancak konuyu genişçe ele almamız, krizdeki hasarı görmemiz, krizden sonra nasıl bir ekonomi ile karşılaşacağımızı öngörmemiz, beklentilerimizi değiştirmemiz, yeni stratejiler oluşturmamız gerekiyor. Her üretici bu durumdan farklı şekillerde etkilendi ve  etkilenmeye devam ediyor. Kamu hizmetleri gibi bazı sektörlerde devam etmesi gereken bazı işlemler yavaşlatılamaz ya da durdurulamaz. Bizim sektörümüzde de işi  durduramazsınız.   Uzun vadede beklenen reformlarla birlikte sektörel açıdan, maden gibi stratejik öneme haiz sektörlerde yerli üretim seferberliğinin ilan edilmesini çok önemli görüyorum. Pandemi ile mücadelede başarı sağlamak üzere şüphesiz dijital altyapının modernize edilmesi, geliştirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, farklı finansman modelleri ve kamu-özel işbirlikleri de gündeme gelecektir.   ‘’Ülkemizin bağımsızlığının ekonomik bağımsızlıkla sağlanacağının bilinci ve inancı ile bıkmadan yorulmadan üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz.’’   2020 yılının ikinci yarısı ile 2021 yılı için beklentileriniz nelerdir? Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yatırımlar var mı?   Küresel çapta ilan edilen bu pandemi sürecinden etkilenen pek çok endüstri kolu gibi dünya maden endüstrisi de bu süreçten olumsuz etkilendi. Öncelikle en yakın zamanda bu pandemi sürecinin sonlanması ilk beklentimiz. Haricinde önümüzdeki bir buçuk yıllık bir dönemde işletme faaliyetlerini sürdürdüğümüz kömür madenlerinde kazasız belasız bir şekilde üretim miktarlarını da arttırarak sürdürülebilirliği sağlamak. Daha sonraki yıllarda kömür üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiğimiz saha sayılarını arttırmayı planlamaktayız. Ayrıca daha öncede bahsettiğim gibi termik santral kurma projemiz var. Ayrıca kömür madeni harici mermer ve metal madenciliği ile ilgili yatırım planlarımız da mevcut. Son olarak teknolojik yatırımlar yapmayı planlamaktayız. Birçok dijital dönüşüm projesinin gerçekten hız kazanacağını düşünüyorum. Dijital dönüşümü benimseyen işletmeler olası olumsuzlukları daha iyi yönetebileceklerdir.   Dünya ile kıyasladığınız da Türk maden sektörünün dünden bugüne geldiği noktayı değerlendirir misiniz?   Devletimizin son yıllarda madencilik sektöründe önemli atılımlar yapmış ve özellikle yerli, milli enerji ve maden politikası ile sektörün önünü açmıştır. Madencilik üzerine vermiş olduğu yatırım ve gider teşvikleriyle de sektörün güçlenmesini sağlamıştır. Tabi ülkemizdeki madencilik sektörünün dönüm noktası Soma ilçemizde yaşanan elim kaza ve kazada rahmetle andığımız 301 işçinin vefatı olmuştur. Sektör bu kazadan sonra kendisine çeki düzen vermiş daha otonom sistemler ve daha güvenli çalışma alanları oluşturmuştur. Dünya ile kıyasladığımızda son 10 yılda ciddi bir mesafe kat etmiş olmamıza rağmen hala keşfetmemiz ve üretime almamız gereken birçok yerli kaynağımız yeraltında.   Son olarak eklemek istedikleriniz   Ülkemizin bağımsızlığının ekonomik bağımsızlıkla sağlanacağının bilincindeyiz ve o inançla bıkmadan yorulmadan üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz. Yerli, milli enerji ve maden politikaları kapsamında ülkemizin zenginliklerini en verimli şekilde kullanarak çalışmaya devam edeceğiz.    
Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Kemal Kazan ile madencilik sektörü ve güncel gelişmeler üzerine konuştuk.

Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Kemal Kazan ile madencilik sektörü ve güncel gelişmeler üzerine konuştuk. Kazan, “ Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. olarak yerli, milli enerji ve maden politikaları çerçevesinde tamamen doğaya ve insana duyarlı bir şekilde çalışmalarımızı gerçekleştirmekteyiz” diyor.

 

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

 

Bolu Göynük doğumluyum. Eğitim hayatımı Bolu’da sürdürdüm. Bolu’da özel sektör işletmelerinde çeşitli yönetici pozisyonlarının ardından, 1996 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şirketi BELBİM AŞ.’nin AKBİL projesinde Satın Alma ve Dış Ticaret Uzmanı olarak göreve başladım, daha sonra 2005 – 2009 yıllarında da yine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Şirketi BELTUR’ da İhale ve Sözleşmeler Şefi olarak çalıştım.

 

2009 – 2019 yılları arası Göynük Belediye Başkanı olarak 10 yıl memleketime hizmet verdim. Bu arada iki dönem de İpekyolu Belediyeleri Turizm Kalkınma Birliği ve Akşemseddin Hz Vakfı Başkanlığını yürüttüm.

 

Mayıs 2019’dan beri Enerji Bakanlığına bağlı Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. nin Genel Müdür Yardımcılığını yürütmekteyim. Ayrıca VR Teknolojileri üzerine hizmet vermekte olan AKSTEK Şirketimizin de Yönetim Kurulu Başkanıyım.

 

Yeni Anadolu Madenciliğin bulunduğu noktayı rakamlarla özetleyebilir misiniz? Kaç maden sahasında çalışmalarınız var?

 

Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. iki adet yeraltı kömür işletmeciliği, altı adet açık ocak kömür işletmeciliği olmak üzere toplamda sekiz adet kömür madeninde üretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Faaliyetlerini sürdürdüğü sahalardan 5 tanesinin ruhsat hukuku Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu uhdesinde, diğer 3 ruhsat ise şirketimizin uhdesindedir. Ayrıca fizibilite arama dönemine ait 2 ayrı ruhsatımız bulunmaktadır. Kömür Ocakları dışında işletme dönemine geçen ancak ÇED alma faaliyetlerinin sürdürüldüğümüz 4 ayrı mermer ruhsatımız bulunmaktadır.

 

Şirketimiz bütün sahalarından yıllık ortalama 2,5 milyon ton kömür üretimi yapmaktadır. Üretmiş olduğu kömürlerin ortalama yıllık 350 bin tonunu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fon Kömürlerine, geri kalanlarını ise ısınma, yakıt, sanayi, şeker ve tuğla fabrikaları ile termik santrallerde değerlendirilmeleri için satışını yapmaktadır. Şirketimiz bünyesinde yaklaşık olarak 2500 kişi istihdam edilmektedir.

 

Yerli, milli enerji ve maden politikası çerçevesinde, Yeni Anadolu Madenciliğin önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini biliyoruz. Önümüzdeki dönemde sektör açısında gerçekleştirmeyi düşündüğünüz çalışmalar nelerdir?

 

Türk dış politikasının güçlü bir diplomasi ekseninde şekillenmesinin yolu, ilk etapta enerjide dışa bağımlılığın azaltılması ve sonrasında enerji ihtiyacını karşılamada kendi kendine yetebilen bir ülke olmasından geçmektedir. Enerji alanında hayata geçirilen projeler, koyulan hedefler ve geliştirilen politikalar ile son derece önemli bir noktada bulunan enerji konusu hızla şekillenmeyi sürdürmektedir.

 

Biz de Yeni Anadolu Madencilik ve Teknolojileri San. Tic. A.Ş. olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde ilan edilen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızca yürütülen “Milli Enerji ve Maden Politikası” çerçevesinde üreten ve üreterek büyüyen Türkiye’nin uluslararası rekabet gücünün arttırılmasında öncü sektörler arasında yer alan madenciliğin geliştirilmesi ve yer altı zenginlikleri ekonomiye kazandırılması için yerli, milli enerji ve maden politikası odaklı çalışmalar gerçekleştirmekteyiz. Aslında kömür üretim faaliyetleri başlı başına yerli, milli enerji ve maden politikasıdır. Çünkü yeraltında durduğu sürece hiçbir değeri olmayan ve ülkemize ait olan kömürlerimizi üreterek hem ülkemize katma değer sağlamaktayız, hem de kendi enerjimizi üretme noktasında yurtdışına bağımlılığımızı azaltmaktayız. Firma olarak amacımız maden üretim politikalarımızı güçlendirerek devam ettirmektir.

 

Önümüzdeki dönemlerde piyasaya kömür arzını 2,5 milyon tonlardan 4 milyon tonlara çıkarmayı planlamaktayız. Bununla birlikte şu anda çalışmış olduğumuz bir termik santral projesi de mevcuttur. İlerleyen yıllarda onunda adımları atılacaktır. 

 

Yaklaşık 2500 aileye istihdam kapısı açmış bulunmaktayız. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının organize etmiş olduğu Fakir Fukara Fon Kömürlerini de üretip dağıtarak gariban ailelerin ısınma ihtiyacını karşılamaktayız. Şirketimizin önceliği yapmış olduğu üretimlerden kâr elde etmek değildir. Hatta tamamen şirketimiz açısından zarar ettiğimiz çalışmalarımız da mevcuttur. Ancak biz mikro çaptaki zarardan ziyade daha çok makro çaptaki kârlılığı, yani ülkemizin kârını düşünmekteyiz. Ayrıca yerli üretimi desteklemek ve teşvik etmek için mümkün mertebe üretim faaliyetlerinde kullanmış olduğumuz malzeme ve ekipmanları da yerli yatırımcılardan almaya gayret göstermekteyiz.

 

Şirketimiz birkaç yıl önce unvan değişikliğine giderek ismine Teknoloji ibaresi ilave etmiştir. Bilindiği üzere özellikle madencilik sektöründe çalışan kişiler yüksek risk ortamında çalışmakta ve iş kazaları çok fazla olmaktadır. Bundan dolayı madencilik sektöründe risk oranını azaltmak ve daha  otonom sistemlere geçebilmek için faaliyetler sürdürmekteyiz. Bu kapsamda ilk hamlemiz AKSTEK isminde VR teknolojileri kullanılarak kömür madenlerinde maden işçilerine eğitimler verilebilen bir yazılım ortaya koyan firmaya ortak olmamızdır. Şirketimiz teknolojik hamleler geliştirmeye devam edecektir.

 

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinin sektöre etkilerini değerlendirir misiniz?

 

Tabiki pandemi sürecinin bütün dünyada hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi olumsuz etkileri oldu. Bu süreçte bütün sektörler gibi madencilik sektörü de etkilendi. Ülkemizin pek çok yerinde başta yeraltı maden işletmeleri olmak üzere binlerce maden emekçisinin çalıştığı maden işletmelerinde sağlık önlemlerini alınarak üretime devam edildi. Ülkemiz için kritik öneme sahip olan kömürün üretilmesi ve enerjiye çevrilebilmesi için şirketimiz de bütün önlemlerini alarak üretim faaliyetlerine ara vermeden devam etti. Ancak kömür kullanarak üretim faaliyetlerini gerçekleştiren fabrikalar ve sanayideki yavaşlamadan dolayı piyasaya satılan kömürlerde ister istemez talep düştü. Küresel salgın ortamında dünya ekonomisinde de hem arz hem de talep tarafında eşzamanlı bir daralma yaşandı. Şirketimizi her ne kadar olumsuz etkilemiş olsa da şirketimiz milletine hizmet etmeye bütün gayretiyle devam edecektir.

 

‘’Devletimiz, madencilik üzerine vermiş, olduğu yatırım ve gider teşvikleriyle de sektörün güçlenmesini sağlamıştır.’’

 

Mart ayında patlak veren yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını, ekonomik ve sosyal alanlarda tam anlamıyla bir küresel kilitlenmeye yol açıp tüm senaryoların değişmesine yol açtı. Ülkemiz bu pandemi sürecini başarı ile yönetip, hastalığın yayılma oranını diğer dünya ülkelerdeki orana göre bayağı aşağıda tutmayı başarmıştır. Ben inanıyorum ki, bu sürecin sonunda ülkemiz çok güçlü bir şekilde çıkacak ve ekonomik ve mali açıdan çok güçlenecektir. Bu süreçte bizde şirket olarak elimizden gelen gayreti göstermeyi kendimize bir borç bildik.

 

Pandemi süreci sonrası dijitalleşme konusu büyük önem kazandı. Sektör açısından dijitalleşme konusunda gelinen noktayı değerlendirir misiniz?

 

Küresel karantina döneminin dijitalleşme, evden çalışma, uzaktan iletişim gibi eğilimleri güçlendirmesi ihtimal dahilinde görülse de bu süreçlere ayak uyduramayan kesimleri dışarıda bırakıp toplumsal gelir adaletsizliklerini daha da derinleştirmesi güçlü bir ihtimal olarak önümüzde. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü gördük. Sanayi 4.0’a uyumlu altyapıya sahip olan ve üretim süreçlerinde dijitalleşmeyi pandemi öncesinde gerçekleştirmiş olan işletmeler, uzaktan erişimle verimli bir şekilde işletmelerini yöneterek ve riski minimize ederek üretmeye devam etti.

 

Şirketimiz de teknolojik alt yapı yatırımlarına büyük önem vermektedir. Bu süreç, aslında şirketimizin ne kadar doğru bir yolda olduğunu göstermiş oldu. Tüm dünyadaki Pandemi sürecinde sosyal mesafeden dolayı rutin olarak gerçekleştirilen istişare ve toplantılar iptal oldu. Şirket kurum ve firmaların birçoğu bu ihtiyaçlarını video konferans yöntemiyle karşıladı. Bizim şirketimiz, zaten bu uygulamayı pandemi sürecinden öncede zaman zaman kullanmaktaydı. Günümüzde Çoklu Video Konferans Sistemlerine hizmet eden birçok uygulama bulunmakta. Ancak buradaki kritik mevzu bu uygulamaların yurt dışı kaynaklı olması ve sunucularının yurtdışında bulunması. Ülkemiz için önem arz eden kritik mevzuların yurt dışı kaynaklarınca istihbarati amaçla kullanılmasını hiçbirimiz istemeyiz. Biz de bundan dolayı kendi sunucularımızı kullanarak bu tarz toplantıları gerçekleştirdik.

 

‘’Pandemi sürecinde üretim başta olmak üzere hayatın her alanında dijital dönüşümün zorunlu olduğunu çok daha derinden hissettik. Yaşadığımız bu süreçte dijital dönüşümü benimseyen kurumların faaliyetlerini hız kesmeden sürdürdüğünü gördük.’’

 

Ayrıca ortağı olduğumuz ASTEK Şirketimizle geliştirdiğimiz yazılımlarla eğitimler gerçekleştiriyoruz. Maden işçilerimize, eğitimlerini kalabalık ve virüsün yayılma ortamlarının en uygun olduğu toplu ortamlarda değil de kişisel olarak katılıp eğitim alabildikleri VR uygulamaları ile veriyoruz. Sektör olarak değerlendirmemiz gerekirse özellikle pandemi sürecinden önce MAPEG (Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü) in çıkarmış olduğu ve kullanımını zorunlu koştuğu KEP, UTS ve e-maden uygulamalarını gerçekten çok başarılı buluyorum. Hiçbir şekilde fiziksel bir çıktı ve kâğıt almadan ve kargo kullanmadan hem hızlı hem de güvenli bir şekilde yazışmaları ve diğer kanuni zorunlukları yerine getirebiliyoruz.

 

Salgın sürecinde sektör için alınan önlem ve verilen destekleri yeterli buluyor musunuz? Sizce önümüzdeki dönem için yapılması gerekenler nelerdir?

 

Dünya çapında pek çok ülke COVID-19 pandemisi ile başa çıkmaya çalışıyor. Hayat bir virüs yüzünden bir anda durmayacaktır. İnsanlık, tarih boyunca karşılaştığı farklı sorunlarla başa çıkmak için değişik yöntemler geliştirmiştir ve pandemi sürecinde de soruna çözüm üretebilecek inovatif yollar bulacaktır. Mevcut durum, 2008’deki en son küresel mali kriz de dâhil olmak üzere, geçmiş ekonomik krizlerden farklıdır. 2008 mali krizi, sistemik bir makroekonomik risk oluşturan varlık ve finansal nedenlerden  kaynaklanmıştır. Buna karşılık, COVID-19 krizi tüm ekonomiler için her alanda önemli bir sorun oluşturmaktadır. COVID-19 krizi aynı anda hem küresel hem de yerel olarak etkisini göstermektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) COVID-19’un neden olduğu ekonomik kriz nedeniyle 5,3 milyon ila 24,7 milyon arasında işin kaybedileceğini ve istihdamdaki bu bozulmanın, işçiler için 2020 sonuna kadar 860 milyar ila 3,4 trilyon dolar arasında büyük bir gelir kaybı anlamına geleceğini açıkladı.

 

Türkiye olarak ciddi önlemler aldık ve almaya devam ediyoruz. Başarılı olduğumuz söylenebilir. Ancak konuyu genişçe ele almamız, krizdeki hasarı görmemiz, krizden sonra nasıl bir ekonomi ile karşılaşacağımızı öngörmemiz, beklentilerimizi değiştirmemiz, yeni stratejiler oluşturmamız gerekiyor. Her üretici bu durumdan farklı şekillerde etkilendi ve  etkilenmeye devam ediyor. Kamu hizmetleri gibi bazı sektörlerde devam etmesi gereken bazı işlemler yavaşlatılamaz ya da durdurulamaz. Bizim sektörümüzde de işi  durduramazsınız.

 

Uzun vadede beklenen reformlarla birlikte sektörel açıdan, maden gibi stratejik öneme haiz sektörlerde yerli üretim seferberliğinin ilan edilmesini çok önemli görüyorum. Pandemi ile mücadelede başarı sağlamak üzere şüphesiz dijital altyapının modernize edilmesi, geliştirilmesi gerekmektedir. Bu süreçte, farklı finansman modelleri ve kamu-özel işbirlikleri de gündeme gelecektir.

 

‘’Ülkemizin bağımsızlığının ekonomik bağımsızlıkla sağlanacağının bilinci ve inancı ile bıkmadan yorulmadan üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz.’’

 

2020 yılının ikinci yarısı ile 2021 yılı için beklentileriniz nelerdir? Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi düşündüğünüz yatırımlar var mı?

 

Küresel çapta ilan edilen bu pandemi sürecinden etkilenen pek çok endüstri kolu gibi dünya maden endüstrisi de bu süreçten olumsuz etkilendi. Öncelikle en yakın zamanda bu pandemi sürecinin sonlanması ilk beklentimiz. Haricinde önümüzdeki bir buçuk yıllık bir dönemde işletme faaliyetlerini sürdürdüğümüz kömür madenlerinde kazasız belasız bir şekilde üretim miktarlarını da arttırarak sürdürülebilirliği sağlamak. Daha sonraki yıllarda kömür üretim faaliyetlerini gerçekleştirdiğimiz saha sayılarını arttırmayı planlamaktayız. Ayrıca daha öncede bahsettiğim gibi termik santral kurma projemiz var. Ayrıca kömür madeni harici mermer ve metal madenciliği ile ilgili yatırım planlarımız da mevcut. Son olarak teknolojik yatırımlar yapmayı planlamaktayız. Birçok dijital dönüşüm projesinin gerçekten hız kazanacağını düşünüyorum. Dijital dönüşümü benimseyen işletmeler olası olumsuzlukları daha iyi yönetebileceklerdir.

 

Dünya ile kıyasladığınız da Türk maden sektörünün dünden bugüne geldiği noktayı değerlendirir misiniz?

 

Devletimizin son yıllarda madencilik sektöründe önemli atılımlar yapmış ve özellikle yerli, milli enerji ve maden politikası ile sektörün önünü açmıştır. Madencilik üzerine vermiş olduğu yatırım ve gider teşvikleriyle de sektörün güçlenmesini sağlamıştır. Tabi ülkemizdeki madencilik sektörünün dönüm noktası Soma ilçemizde yaşanan elim kaza ve kazada rahmetle andığımız 301 işçinin vefatı olmuştur. Sektör bu kazadan sonra kendisine çeki düzen vermiş daha otonom sistemler ve daha güvenli çalışma alanları oluşturmuştur. Dünya ile kıyasladığımızda son 10 yılda ciddi bir mesafe kat etmiş olmamıza rağmen hala keşfetmemiz ve üretime almamız gereken birçok yerli kaynağımız yeraltında.

 

Son olarak eklemek istedikleriniz

 

Ülkemizin bağımsızlığının ekonomik bağımsızlıkla sağlanacağının bilincindeyiz ve o inançla bıkmadan yorulmadan üretmeye ve katma değer yaratmaya devam edeceğiz. Yerli, milli enerji ve maden politikaları kapsamında ülkemizin zenginliklerini en verimli şekilde kullanarak çalışmaya devam edeceğiz.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteenerji.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.