Yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin sektörel kullanım alanlarının incelendiği raporda, öncelikli sektörler belirlenerek yapısal analiz ve fayda-maliyet hesaplamaları yer verildi.
Çalışmada, yenilenebilir hidrojenin Türkiye sanayisinde öncelik ve katma değer açısından ilk etapta gübre, demir-çelik, kimya ve rafineriler dahil petrokimya sektöründe, orta-uzun vadede ise cam, seramik ve uzun mesafe taşımacılığı alanlarında kullanılabileceği belirtilerek, 2025-2053 yıllarında yenilenebilir hidrojen kullanımının kümülatif fayda ve emisyon azaltımı üzerindeki etkileri incelendi.
Sektörler bazında yapılan analizlere göre, demir-çelik sektöründe yenilenebilir hidrojen kullanımının kümülatif faydası söz konusu dönemde 9,5 milyar dolar olarak öngörülürken, 85,8 milyon ton karbondioksit (CO2) azaltımı hesaplandı.
Çimento, cam ve seramik sektöründe ise aynı dönemde 50,3 milyar dolarlık ekonomik fayda ve 272,6 milyon ton karbon emisyon azaltımı sağlanabileceği öngörüldü. Kimya, petrokimya ve gübre sektöründe 6 milyar dolarlık fayda ve 32 milyon ton CO2 emisyon azaltımı beklenirken, ulaştırma sektöründe bu rakamların sırasıyla 17,6 milyar dolar ve 207,6 milyon ton karbon emisyonu azaltımı olacağı tahmin edildi. Elektrik sektöründe ise 47 milyar dolarlık fayda ve 429 milyon ton karbon emisyonunun önlenebileceği belirtildi.
Yenilenebilir hidrojen üretimine mali teşvikler sağlanmalı
Türkiye'de yenilenebilir hidrojen kullanımının başlaması için bir dizi öneriye yer verilen raporda, bu alandaki öncelikli adımlar sıralandı.
Buna göre, yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin en verimli olduğu ve doğrudan elektrifikasyonun yetersiz kaldığı sektörlerde kullanımına öncelik verilmesi gerektiği belirtildi. Net sıfır karbon emisyonlu ekonomiye geçişte doğrudan elektrifikasyonun yeterli olmadığı sektörler için özel hedefler belirlenerek hidrojen talebinin teşvik edilmesi önerildi.
Yerli arzı teşvik etmek için yenilenebilir hidrojen üretimine mali destekler sağlanması gerektiğine değinilen raporda, ulaşım sektöründe enerji dönüşümü teşvik edilerek yenilenebilir hidrojen ekosisteminin oluşturulması gerektiği kaydedildi.
Hidrojenin üretimi, taşınması, dağıtımı ve kullanımı açısından havalimanı ve liman altyapılarının iyileştirilmesinin gerektiğine işaret edilen raporda, sektörler arası planlamayı koordine için bir kamu biriminin oluşturulması da önerildi. Hidrojenin ticari olarak yaygınlaştırılması için kamu-özel sektör ortaklıkları kapsamında karma finansman imkanlarının sağlanabileceği belirtildi.
Sanayide kullanılacak yenilenebilir hidrojenin teknik ve güvenlik standartlarının yasal çerçevede düzenlenmesi gerektiği vurgulanan raporda, elektrik sektöründe hidrojenin üretimi ve depolanmasına yönelik teknik standartların oluşturulması gerektiği ifade edildi. Ayrıca, hidrojen üretim fazlası için bir ihracat stratejisi oluşturulması ve elektrolizör teknolojilerinin yurt içinde geliştirilmesi için AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi önerildi.
"Yenilenebilir hidrojen enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için büyük potansiyel taşıyor"
SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Direktörü Alkım Bağ Güllü, rapora ilişkin değerlendirmesinde, yenilenebilir hidrojen ve türevlerinin Türkiye'nin sanayi ve ulaşım gibi karbon yoğun sektörlerinde karbonsuzlaşmayı sağlamak ve enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için büyük bir potansiyel taşıdığını aktardı.
Güllü, yenilenebilir hidrojenin öncelikli sektörlerde kullanımının teşvik edilmesinin temel strateji olması gerektiğini belirterek, "Yenilenebilir hidrojen ekosistemi, yatırımcılar açısından öngörülebilir bir piyasa ortamı oluşturulması ile sağlanabilir. Bunun için ise yenilenebilir hidrojeni de içeren bütüncül enerji dönüşümü politikalarına ihtiyacımız olacak." ifadelerini kullandı.