Petrol Talebinin Geleceğini Temiz Enerji Dönüşümünün Hızı Belirleyecek

PETROL - LPG 17.03.2021 - 12:41, Güncelleme: 17.03.2021 - 12:41 6331+ kez okundu.
 

Petrol Talebinin Geleceğini Temiz Enerji Dönüşümünün Hızı Belirleyecek

Küresel petrol talebinin bu yıl günlük 96,5 milyon varile yükselmesi ve 2023 itibarıyla salgın öncesi seviyesine dönmesi bekleniyor.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan önlemler nedeniyle tarihi düşüş görülen petrol talebinin yeniden yükselmesi istikrarlı temiz enerji politikalarıyla engellenebilir. Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) "Petrol 2021" raporuna göre, 2019'da günlük 99,7 milyon varil olan küresel petrol talebi geçen yıl salgın kapsamında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle 91 milyon varile geriledi. Dünya petrol talebinin bu yıl günlük 96,5 milyon varile yükselmesi ve 2023 itibarıyla Kovid-19 öncesi seviyesine dönmesi bekleniyor. Bu dönemde petrol talebi günlük 101,2 milyon varile ulaşacak. Küresel petrol talebi 2026'da ise günlük 104,1 milyon varile yükselecek. Böylece, petrol talebi yıllık ortalama yüzde 0,6, 2019-2026 döneminde ise yüzde 4,4 artış gösterecek. Söz konusu artışın tamamı OECD dışı ülkelerden kaynaklanırken, petrol talebindeki büyümenin yüzde 90'ından fazlasını Çin, Hindistan ve diğer Asya ekonomileri oluşturacak. Buna karşın, taşıt ve kişi başı petrol kullanımının çok daha yüksek olduğu birçok gelişmiş ekonomide petrol talebinin salgın öncesi seviyelere dönmesi beklenmiyor. Petrokimya, talepteki büyümenin itici gücü olacak Havacılık, gemicilik ve petrokimya gibi bazı sektörlerin petrole bağımlılığı bir süre daha devam edecek. Petrokimya sektörü, küresel petrol talebindeki büyümenin itici gücü olacak ve 2019-2026 döneminde talepteki büyümenin yüzde 70'i bu sektörden kaynaklanacak. Petrokimya ürünleri arasında bulunan etanol, LPG ve nafta talebi söz konusu dönemde yıllık bazda günlük ortalama 430 bin varil artacak. Kovid-19 kısıtlamalarından en fazla etkilenen havacılık sektöründe, petrol talebinin 2019'daki günlük 7,9 milyon varil seviyesine dönmesi 2024'ü bulacak. Seyahat kısıtlamaları, aşılamanın hızı ve salgın sürecinde değişen seyahat alışkanlıkları havacılık sektöründen kaynaklanan petrol talebindeki artışta belirleyici rol oynayacak. Talebin gidişatını temiz enerji politikaları değiştirebilir Dünyadaki petrol talebinin zirveye ulaşıp düşüşe geçmesi için enerji politikalarında ve tüketim davranışlarında güçlü değişimlere ihtiyaç duyulacak. Aksi takdirde petrol talebindeki artış devam edecek. Bu kapsamda, ülkelerin temiz enerji politikaları, petrol talebindeki artışın gidişatını belirleyecek. Rapora göre, dünya genelinde elektrikli araç satışlarının 2026'da 12 milyonu geçmesi beklenirken, toplam elektrikli araç filosu 60 milyona yaklaşacak. Toplam petrol talebinin yüzde 60'ını oluşturan ulaşım sektöründe elektrikli araçlar ve otobüslerin yaygınlaşmasıyla günlük talep 2020 seviyesine göre yaklaşık 1 milyon varil azalacak. Öte yandan, şirketlerin iş seyahatlerini salgın öncesi döneme göre yarı yarıya azaltması ve uzaktan çalışmanın devam etmesiyle günlük petrol talebi yaklaşık 1,7 milyon varil düşürülebilir. Bu uygulamaların yanı sıra plastik kullanımının ve elektrik sektöründe petrol tüketiminin azalması, içten yanmalı motorlu araç kullanımının sınırlandırılmasıyla petrol talebi günlük 5,6 milyon varil azaltılabilir. Söz konusu önlemler, küresel petrol talebinin 2019 seviyelerine dönmesini engelleyebilir. "Emisyonların düşmesi acil öncelik" IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, küresel petrol talebindeki tarihi düşüşün kalıcı olmadığını belirterek, şunları kaydetti: "Dünyanın petrol talebinin yakın zamanda zirveye ulaşıp tekrar düşüşe geçmesi için yakıt verimliliği standartlarını iyileştirmek, elektrikli araç satışlarını artırmak ve elektrik sektöründe petrol kullanımını azaltmak gibi önemli adımlar atılması gerekiyor. Temiz enerji dönüşümünden etkilenmeyen hiçbir petrol ve gaz şirketi kalmayacak. Bu nedenle sektörün her bölümü, net sıfır emisyon hedefine yönelik çabalar artarken bu küresel değişime nasıl tepki vereceğini düşünmeli." Birol, sektörde başta metan olmak üzere temel faaliyetlerden kaynaklanan emisyonları en aza indirmenin acil bir öncelik olduğuna dikkati çekerek, "Bazı petrol ve gaz şirketlerinin bu alanlardaki taahhütlerini artırdığını görmek cesaret verici ancak çok daha fazlasının yapılması gerekiyor." ifadesini kullandı.
Küresel petrol talebinin bu yıl günlük 96,5 milyon varile yükselmesi ve 2023 itibarıyla salgın öncesi seviyesine dönmesi bekleniyor.

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan önlemler nedeniyle tarihi düşüş görülen petrol talebinin yeniden yükselmesi istikrarlı temiz enerji politikalarıyla engellenebilir.

Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) " Petrol 2021" raporuna göre, 2019'da günlük 99,7 milyon varil olan küresel petrol talebi geçen yıl salgın kapsamında uygulanan kısıtlamalar nedeniyle 91 milyon varile geriledi.

Dünya petrol talebinin bu yıl günlük 96,5 milyon varile yükselmesi ve 2023 itibarıyla Kovid-19 öncesi seviyesine dönmesi bekleniyor. Bu dönemde petrol talebi günlük 101,2 milyon varile ulaşacak.

Küresel petrol talebi 2026'da ise günlük 104,1 milyon varile yükselecek. Böylece, petrol talebi yıllık ortalama yüzde 0,6, 2019-2026 döneminde ise yüzde 4,4 artış gösterecek.

Söz konusu artışın tamamı OECD dışı ülkelerden kaynaklanırken, petrol talebindeki büyümenin yüzde 90'ından fazlasını Çin, Hindistan ve diğer Asya ekonomileri oluşturacak. Buna karşın, taşıt ve kişi başı petrol kullanımının çok daha yüksek olduğu birçok gelişmiş ekonomide petrol talebinin salgın öncesi seviyelere dönmesi beklenmiyor.

Petrokimya, talepteki büyümenin itici gücü olacak

Havacılık, gemicilik ve petrokimya gibi bazı sektörlerin petrole bağımlılığı bir süre daha devam edecek.

Petrokimya sektörü, küresel petrol talebindeki büyümenin itici gücü olacak ve 2019-2026 döneminde talepteki büyümenin yüzde 70'i bu sektörden kaynaklanacak.

Petrokimya ürünleri arasında bulunan etanol, LPG ve nafta talebi söz konusu dönemde yıllık bazda günlük ortalama 430 bin varil artacak.

Kovid-19 kısıtlamalarından en fazla etkilenen havacılık sektöründe, petrol talebinin 2019'daki günlük 7,9 milyon varil seviyesine dönmesi 2024'ü bulacak. Seyahat kısıtlamaları, aşılamanın hızı ve salgın sürecinde değişen seyahat alışkanlıkları havacılık sektöründen kaynaklanan petrol talebindeki artışta belirleyici rol oynayacak.

Talebin gidişatını temiz enerji politikaları değiştirebilir

Dünyadaki petrol talebinin zirveye ulaşıp düşüşe geçmesi için enerji politikalarında ve tüketim davranışlarında güçlü değişimlere ihtiyaç duyulacak. Aksi takdirde petrol talebindeki artış devam edecek.

Bu kapsamda, ülkelerin temiz enerji politikaları, petrol talebindeki artışın gidişatını belirleyecek.

Rapora göre, dünya genelinde elektrikli araç satışlarının 2026'da 12 milyonu geçmesi beklenirken, toplam elektrikli araç filosu 60 milyona yaklaşacak.

Toplam petrol talebinin yüzde 60'ını oluşturan ulaşım sektöründe elektrikli araçlar ve otobüslerin yaygınlaşmasıyla günlük talep 2020 seviyesine göre yaklaşık 1 milyon varil azalacak.

Öte yandan, şirketlerin iş seyahatlerini salgın öncesi döneme göre yarı yarıya azaltması ve uzaktan çalışmanın devam etmesiyle günlük petrol talebi yaklaşık 1,7 milyon varil düşürülebilir.

Bu uygulamaların yanı sıra plastik kullanımının ve elektrik sektöründe petrol tüketiminin azalması, içten yanmalı motorlu araç kullanımının sınırlandırılmasıyla petrol talebi günlük 5,6 milyon varil azaltılabilir.

Söz konusu önlemler, küresel petrol talebinin 2019 seviyelerine dönmesini engelleyebilir.

"Emisyonların düşmesi acil öncelik"

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, küresel petrol talebindeki tarihi düşüşün kalıcı olmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Dünyanın petrol talebinin yakın zamanda zirveye ulaşıp tekrar düşüşe geçmesi için yakıt verimliliği standartlarını iyileştirmek, elektrikli araç satışlarını artırmak ve elektrik sektöründe petrol kullanımını azaltmak gibi önemli adımlar atılması gerekiyor. Temiz enerji dönüşümünden etkilenmeyen hiçbir petrol ve gaz şirketi kalmayacak. Bu nedenle sektörün her bölümü, net sıfır emisyon hedefine yönelik çabalar artarken bu küresel değişime nasıl tepki vereceğini düşünmeli."

Birol, sektörde başta metan olmak üzere temel faaliyetlerden kaynaklanan emisyonları en aza indirmenin acil bir öncelik olduğuna dikkati çekerek, "Bazı petrol ve gaz şirketlerinin bu alanlardaki taahhütlerini artırdığını görmek cesaret verici ancak çok daha fazlasının yapılması gerekiyor." ifadesini kullandı.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gazeteenerji.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.