Bain & Company’nin yayımladığı global 2025 Enerji ve Doğal Kaynaklar Yöneticileri Anketi’ne göre, sektör yöneticileri net sıfır hedefine ulaşılmasının daha önce yapılan tahminlere göre daha uzun süreceğini düşünüyor.

Bain’in, petrol ve gaz, elektrik, kimya, madencilik ve tarım gibi sektörlerden 700’den fazla yöneticiyi kapsayan yıllık anketi, enerji dönüşümüne dair zorluklar ve fırsatlar konusunda sektör liderlerinin nabzını tutuyor. Anket ayrıca, yöneticilerin bu yatırımları diğer iş öncelikleriyle nasıl dengelediklerine dair önemli ipuçları veriyor. 

Enerji sektöründeki yöneticilerin yüzde 44’lük kısmı, dünyanın net sıfır emisyon hedeflerine 2070 veya sonrasında ulaşacağını öngörüyor. Bu oran, 2024’te aynı görüşü paylaşanların oranı olan %31’den belirgin şekilde daha yüksek. Buna karşılık, 2050 yılına kadar dünyanın net sıfır hedefine ulaşılacağını düşünenlerin oranı ise %32’ye geriledi. Önceki anketlerde bu oran %40 ile %50 arasında değişiyordu. Fosil yakıtlar ile ilgili yöneticilerin tahminlerine gelince; petrol ve gaz şirketlerinin yöneticileri, küresel petrol talebinin zirve noktasına 2038’de ulaşmasını bekliyor. Bu da sektör liderlerinin, geleneksel enerji kaynaklarının uzun vadede enerji talebini karşılamada kritik bir rol oynayacağını düşündüğünü gösteriyor.

Finansal engeller enerji dönüşümünü zorlaştırıyor 

"Enerji dönüşümü, giderek artan enerji talebini karşılarken aynı zamanda karbonsuzlaşmayı sağlama mücadelesi olarak görülmeli" diyen Bain & Company İstanbul Ofisi Ortağı ve Yönetim Kurulu Başkanı Volkan Kara, anket bulguları hakkında şu değerlendirmede bulundu: "Enerji sektörü liderleri, anlamlı bir karbonsuzlaşmanın ufukta olduğu konusunda iyimser, ancak bunun başlangıçta tahmin ettiklerinden daha uzun süreceğini düşünüyor. Sektör, büyük bir yenilik ve dönüşüm sürecinden geçiyor. Yöneticilerin gündemleri her zamankinden daha yoğun. Önceliklerine odaklanmayı başaranlar, enerji sektörünün bir sonraki dönemine yön verecek. Türkiye için karbonsuzlaşma, aynı zamanda enerji kaynaklarının yerelleştirilmesi anlamına geliyor ve dönüşümü hızlandırmak için uygun bir ortam mevcut."

Ankete göre çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) odaklı yatırımlara yönelik istek ve coşku, yerini yatırım getirisini (ROI) önceliklendiren daha temkinli bir yaklaşıma bırakıyor. Daralan bütçeler, kısıtlı bilançolar ve hızla yükselen sermaye maliyetleri, şirketleri yatırım kararlarında zor seçimler yapmaya zorluyor.

Sektör liderleri, düşük karbonlu büyüme stratejilerinin önündeki en büyük engelin, müşterilerin daha yüksek fiyatları kabul etmeye istekli olmaması nedeniyle yeterli yatırım getirisi sağlayamamak olduğunu belirtiyor. Ayrıca, hissedar desteğinin eksikliği de bu yıl daha büyük bir sorun olarak öne çıkıyor. Diğer önemli engeller arasında devlet politikaları ve düzenlemeler ile nakit veya sermaye eksikliği bulunuyor.

Enerji sektöründe proje maliyetleri artıyor

Güvenilir Elektrik Üretmek İçin Ne Gerektiğini Görmenin Zamanı Geldi Güvenilir Elektrik Üretmek İçin Ne Gerektiğini Görmenin Zamanı Geldi

Ankete katılan yöneticilerin dörtte üçünden fazlası, geçtiğimiz 12 ayda projelerinin sermaye maliyetlerinin en az bir miktar arttığını belirtiyor. Her 10 yöneticiden biri ise maliyetlerin %20’den fazla yükseldiğini söylüyor. Şirketler, projeleri daha verimli bir şekilde yönetebilmek için sermaye tahsislerini iyileştirmeyi, projeleri daha sıkı kapsamda planlamayı ve mühendislik süreçlerini optimize etmeyi planlıyor. Yaklaşık yarısı, proje süreçlerini iyileştirmek için yapay zekâ gibi teknolojileri devreye sokmayı hedefliyor.

Enerji sektörü yapay zeka tabanlı teknolojilere açık 

Net sıfır hedeflerine ulaşma konusundaki iyimserlik azalırken, yöneticiler belirli yeni teknolojiler için iş potansiyeli konusunda giderek daha olumlu düşünüyor. Yapay zekâ ve dijital araçlara yönelik iyimserlik büyük bir sıçrama yaptı; yöneticilerin %72’si, bu teknolojilerin önümüzdeki 5 ila 10 yıl içinde güçlü bir iş potansiyeli sunduğuna inanıyor. Son yıllarda büyük teknoloji yatırımlarını ertelemek mümkün olsa da, yöneticiler artık bunun sürdürülebilir olmadığını fark ediyor. Çoğu şirket, iş süreçlerinde teknoloji odaklı iyileştirmeler planlıyor. Bunların başında ise ERP sistemlerinin modernizasyonu geliyor. Yöneticilerin %60’tan fazlası, önümüzdeki üç yıl içinde ERP sistemlerini yenilemeyi planlıyor.

Bain & Company Türkiye Yönetici Ortağı Onur Candar, 'Yöneticilerin gündeminde iki önemli konu var: yüksek finansman maliyetini yönetmek ve yapay zeka ile dönüşümü sağlamak,' dedi. “Üretken yapay zeka, enerji dönüşümünde kritik bir araç olarak öne çıkıyor. Yöneticilerin %70’inden fazlası yapay zekanın iş dünyasındaki potansiyeline inanıyor. Enerji altyapısının modernizasyonunda üretken yapay zekadan faydalanmak, daha sürdürülebilir ve dayanıklı bir enerji ekosistemine geçişi hızlandırabilir."

Yöneticiler, enerji depolama (%47), yenilenebilir enerji (%45), döngüsel ekonomi (%39) ve karbon yakalama, kullanma ve depolama (%43) gibi alanlarda yapay zeka kullanımı potansiyelinin arttığını düşünüyor.

Gelecek konusunda elektrik şirketleri temkinli iyimser

Bain & Company, veri merkezlerinin küresel yıllık enerji tüketiminin 2027’ye kadar iki kattan fazla artabileceğini ve küresel enerji arzının %2,6’sını tüketeceğini öngörüyor. Bu durumun, yeni enerji üretim kaynaklarına 2 trilyon dolarlık ek yatırım gerektireceği tahmin ediliyor. Anketten çıkan sonuçlara göre göre elektrik şirketlerinin yöneticileri, bu talep artışının farkında ve çoğu bu süreci yönetebileceklerine inanıyor. Ancak %43’ü, bunun yalnızca her şeyin yolunda gitmesi durumunda mümkün olacağını düşünüyor. Küresel çapta, elektrik şirketlerinin bu artan talebi karşılamak için başvuracağı üç temel çözüm; yenilenebilir enerji yatırımları, mevcut varlıkların ömrünü uzatma ve doğal gaz yatırımları olacak. Nükleer enerji ise özellikle Kuzey Amerika’da önemli bir seçenek olarak görülüyor. Bu yatırımları finanse etmek için Kuzey Amerika’daki elektrik şirketleri, veri merkezi müşterilerinin elektrik fiyatlarının artırılması ve projelere ortak yatırım yapması yönünde adımlar atmayı planlıyor.