Teknoloji Yatırımlarıyla Türkiye’de Güvenli Madenciliğe Öncülük Ediyoruz
Madencilik sektörü ile teknoloji arasındaki bağlantının katlanarak arttığını ifade eden Eti Bakır Küre İşletme Müdürü M. Yaşar Kara, “Tarihi boyunca bakırla özdeşlemiş olan Küre’de madenciliğin geçmişi Eski Yunan, Roma, Cenevizliler ve Osmanlı’ya dayanıyor. Biz de Eti Bakır olarak, 21’inci yüzyılda da varlığını sürdüren bu mirası, en modern uygulamalarla ekonomiye kazandırıyoruz. Yer altı ve yer üstü faaliyetlerimizde teknolojiyi iş süreçlerimize entegre ederek hem güvenli hem de sürdürülebilir madencilik uygulamalarına imza atıyoruz. Bu konuda dünyaya örnek olmak en büyük hedefimiz” diye konuştu.
Yüksek iletkenliği sayesinde elektrik iletiminde büyük öneme sahip bakır, elektrik elektronik, enerji, ulaşım, kuyumculuk, otomotiv, inşaat ve kimya sektörlerinin en önemli hammaddelerinden biri. Türkiye’de bakırın son 6 yılda 9 milyar dolarlık ticaret açığı verdiğine dikkat çeken Kara, “Türkiye’de farklı şirketlerin bakır cevheri üretimi bulunuyor ancak metal bakır üretimi sadece Eti Bakır tarafından yapılıyor. Bunun dışında hurdanın geri dönüşümüyle üretilen yıllık 100.000 tonluk ek bir metal bakır üretimi de var. Son ürün olarak metal bakırın Türkiye’deki üretim miktarı 2023’te 170.000 ton olarak gerçekleşti. Tüketimimiz ise 450.000 ton. Geçen yıl Türkiye, toplam metal bakır üretiminin neredeyse üç katını ithal etmek zorunda kaldı” dedi.
Eti Bakır’ın cevherden son ürüne üretim yapabilen Türkiye’deki tek şirket olduğunu dile getiren Kara, şunları söyledi: “Bakır, günümüzde dünyanın en yüksek katma değerli hammaddelerden birine dönüştü. Küre’de yer altı madenciliği faaliyetlerimizle yılda 1,5 milyon ton tüvenan bakır cevheri, 170 bin ton bakır konsantresi ve 500 bin ton pirit konsantresi üretimi gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin bakır ihtiyacının yaklaşık %20’sini karşılarken her yıl 750 milyon dolarlık ithalatın önüne geçiyoruz.”
‘Yer Altı Madenciliğini Yer Üstünden Yapıyoruz’
Ar-Ge ve teknolojinin tüm yatırımların odağında olduğunu ifade eden Kara, “Teknoloji, bugün artık Eti Bakır Küre’de günlük iş rutinlerimize kadar işimizin ayrılmaz bir parçası. Bu bizim verimimizi artırdığı gibi daha güvenli madencilik için de fırsat sunuyor. Yeraltında maden üretmek için yaptığımız patlatma işlerinde daha güvenli ve kontrollü patlatma yapmamızı sağlayan elektronik kapsül kullanıyoruz. Bu sistemle patlatmaları, vardiya sonlarında yer altındaki tüm çalışanlar tamamen boşaltıldıktan sonra wireless ağ sayesinde emniyetli bir şekilde yer üstü ofislerde bulunan kontrol odasından gerçekleştiriyoruz. Yani, kablosuz iletişim ile daha güvenli madencilik yapıyoruz” dedi.
Kara, ileri teknoloji ve Ar-Ge ile güçlenen diğer üretim süreçlerini şöyle özetledi: “Yer altında daha önce klasik yöntemle ve operatör tarafından yapılan delgi işlemlerini artık tam otomasyon delgi sistemi ile yapıyoruz; yani insan faktörünü minimize etmeyi hedefliyoruz. Tam otomasyon delgi sisteminde yer üstünde hazırlanan plan, makine hafızasına yükleniyor ve böylece tüm delgi makine tarafından otomatik olarak yapılıyor. Bu sistem sayesinde daha güvenli ve daha verimli delgi yapabiliyoruz. Yine Küre’de yurt dışından aldığımız ve proseslerde kullandığımız ürünlerin üretiminin Türkiye’de yapılması için Ar-Ge çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Cevherin kırılması sürecinde dev kazanların içine attığımız bilyeleri artık Samsun’daki izabe tesisimizde üretmeye başladık. Daha önce Çin, İtalya gibi farklı ülkelerden satın aldığımız bilyeler, Eti Bakır’ın 8 tesisinde kullanılıyor. Biz de Küre işletmesi olarak artık her yıl yurt dışından aldığımız 2.500 ton bilyeyi Samsun’daki kendi üretim hattımızdan almaya başladık.”
Küre’den Samsun ve Mardin’de Bakır Üretimi Yolculuğu
Eti Bakır’ın tarihi Cenevizlilere uzanan, kamudan kalan ve halihazırdaki faaliyetleri sırasında ortaya çıkan tüm artıkların ekonomiye kazandırılması için de Ar-Ge çalışmalarının da devam ettiğini paylaşan Kara, “Samsun’da geçtiğimiz sene yeni yerine taşınan Eti Bakır Ar-Ge Merkezi’nde uluslararası kurum ve üniversitelerle birlikte çok önemli çalışmalar yapıyoruz. Tarihi ve halihazırdaki cürufların içinde kalan tüm metalleri geri kazanmayı hedefliyoruz” diye konuştu. Küre’deki bakır üretimi sürecinde artık ürün olarak ortaya çıkan pirit konsantresinin ise yaklaşık 1.200 kilometre uzaklıktaki Mazıdağı tesisine tren yoluyla taşındığını ve burada en son teknolojiler kullanılarak teknolojinin kilit elementlerinden kobaltın geri kazanıldığını da aktaran Kara, şöyle devam etti: “Bu sayede her yıl 2.500 ton kobaltı geri kazanarak dünya üretiminin %2’sini gerçekleştiriyoruz. Kobaltın, bakır üretiminin artık ürünü olan piritten ayrıştırılarak yeniden ekonomiye kazandırılması, sadece Türkiye’de değil aynı zamanda dünyada bu alandaki devrimlerden biri.”